Prof. Dr. Erol Güngör’ün enfes bir yazısı

“`html

Geçmişte, eserlerini okuyarak, seslerini dinleyerek ve davranışlarını izleyerek hayran kaldığımız pek çok edebiyatçı ve düşünce insanı bulunmaktaydı. Bunlardan biri, genç yaşta kaybı ile derin bir üzüntü yaratan Erol Güngör’dür. Erol Güngör, sadece kaleminin mahareti ile değil, aynı zamanda ahlaki duruşu ve karakteri ile de dostları arasında büyük bir saygı görüyordu. Onun yanında olmak, bir tür huzur ve güven hissi veriyordu.

Geçtiğimiz günlerde “Türk Edebiyatı” dergisinin arşivlerindeki eski sayılardan birine, 1974 yılının Haziran ayına ait olanına göz atarken, Güngör’ün “Bu Ülke Bir Acayip Ülkedir” başlıklı yazısını buldum. Bu başlık, beni hemen Cemil Meriç’in ilk yayımlandığında ilgi gören “Bu Ülke” eserine yöneltti. Okurların çoğu, Meriç’in eserlerinde sıklıkla rastladığı “müstağrip” kelimesinin, ilk kez ünlü yazar Ahmet Mithat Efendi tarafından kullanıldığını bilir. Bu bilgiyi de, geçmişteki önemli gazetecilerden Münir Süleyman Çapanoğlu’nun kaleme aldığı “Basın Tarihine Dair Bilgiler ve Hatıralar” kitabında yer alan bir notla öğrendim:

“Geçtiğimiz yıl Akşam gazetesinde yayımladığım ‘Müstaşrik-Müstağrip’ başlıklı makalemde bu kelimeyi ‘sanırım ben uydurdum’ demiştim. Mithat Efendi’nin Avrupa’da Bir Cevelan’ını okuduğumda anladım ki, bu kelimeyi Mithat Efendi benden önce kullanmış.”

Bu bağlamda, Cemil Meriç, müstağrip terimini kullanan üçüncü kişi olarak karşımıza çıkıyor.

Şimdi ise, bahsetmek istediğim konuya gelelim. Temmuz 1975’te Kubbealtı Akademi Mecmuası’nda Cemil Meriç’in “Müstağripler” başlıklı yazısından o kadar etkilendim ki, o yazıyı neredeyse ezberleyecek kadar sık okudum. Birkaç yıl sonra, arkadaşlarımla birlikte Meriç’i Göztepe’de ziyaret ettiğimde, bu makaleden bazı bölümleri ezbere okudum. Meriç’in bunu beğenmesi, beni onun derslerine katılmaya davet etmesine sebep oldu. Bu makale, hayatımda önemli bir dönüm noktasıydı.

Bahseli yazı Tanzimat ve ona hayranlık duyanları ele alıyordu ve şöyle başlıyordu:

“Tanzimat, uçuruma açılan bir dehlizdir. Bu süreçte yürüyen kervanın liderliği artık bilim insanlarına değil, birkaç şaire ve gazeteciye, yani küçük bir kalem grubuna aittir. Hepsinin ortak özelliği ise: Batıcılık. Bu yüzden onlara müstağrip diyoruz.”

İlk müstağripler oldukça genç, hayalperest ve şımarıktı. Mefhumlarla ve kurumsal yapı ile oynayarak, Avrupa’nın tabularına karşı uyanık bir altyapıya sahip oldular, fakat sonuçta hayal kırıklığı ile döndüler.

Bu, iki farklı dünyanın ilk bilinçli karşılaşmasıydı. Bir tarafta yaşlı ve yıpranmış bir medeniyet, diğer tarafta ise ‘uygarlık’ olarak sunulan bir av hayvanı. Elbette ki, bu durumdan etkilenmeyecektik.

Avrupa’nın dinî hurafelerine karşı gösterdiğimiz dikkat, onların siyasi manipülasyonlarına karşı çok zayıf kalmaktaydı. Misyonerlerin hedef kitlesi, kudretini yitirmiş bir aydınlardan ibaretti.

Osmanlı, düşmanlarına ruhunu, nezaketini ve dostluğunu sunarak birinci sınıf bir kültür yaratmaya çalıştı. Yeniçeri, kardeşlik ve adaleti vurguluyordu, ancak Avrupa, kelimeleri kullanarak zihinlerimizi büyüledi ve yanıltarak ele geçirdi. Yani, ‘İzm’ler düşünce kalemimize giren tahta at oldu. Jön Türkler, Avrupalıların yeniçerileri haline gelmişlerdi.”

Şimdi, Cemil Meriç’in değerlendirmesine geçelim; Erol Güngör, Meriç’in düşüncelerini ele alarak şöyle yazıyor:

“Bir Doğu masalında tarihin özeti şu üç kelimeyle ifade edilir: Doğdular, yaşadılar, öldüler. Bu özet, bize pek çok sual sormak zorunda bıraktığı gibi, var olan gerçekliği en basit şekilde ifade etmektedir. Doğum ve ölüm konusundaki kayıtsızlığımız, hayat hikâyesi üzerindeki milyonlarca boş kelimenin arasındaki altın damlayı bulmakta zorlandığımız gerçeğini gözler önüne seriyor. Cemil Meriç’in, ‘Bu Ülke’ eserinin içeriği bu değerli damladır.”

“‘Bu Ülke’ eseri, devam eden Batılılaşma çabalarının özeti niteliğindedir. Siyasi yapıları ve gelenekleriyle, her türlü sapma ve yanlışları beraberinde taşıyan Avrupa’yı benimseme çabalarının altını çizen bir derlemedir. Bu çabanın altında yatan, büyük bir sıfır yazısıdır.”

Cemil Meriç’e göre, ulusal kimliğin iki temel unsuru olduğunu ve bunları kaybedersek şahsiyetimizin var olmayacağını savunuyor. Dil ve din, milletin yaşamında köklü değişimlere uğraması halinde bu iki unsur muhafaza edilmediği takdirde, tamamen geçici bir değişimdir. Meriç’in adlandırmasıyla, Türk aydını geleneği geçici değişim meselemizde kendini yok sayarak, yerine Avrupa’nın bir insanını giydirmeye çalışıyordu.”

Merkez Sağ düşüncesinin bu dönem içinde gelişen en önemli unsurlarından biri olan Erol Güngör, bu durumu zahmetsizce yorumluyor:

“Küçük bir dil eksikliğinde, toplumsal ve bireysel değerlerin kaybolmuş olduğu gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor. Bugün içinde bulunduğumuz dünya, insanı yalnızlığa itiyor ve geçmiş kültürel unsurların kıymetini bilmeyen bir topluma dönüşmemizi doğuruyor.”

Onun sunduğu değerli bilgiler, Cemil Meriç gibi mütefekkirlerin düşünceleri sayesinde ışık buluyor. Her iki ismin önemli eserleri ve eleştirileri ile düşünce dünyamızda büyük bir katkı sunmuşlardır. Şimdi onları anarak saygı duruşunda bulunmaya geldi sıra!

“`

Related Posts

CHP’den sert bayram ikramiyesi çıkışı: ‘Emeklinin cebinden 21 bin lira çalındı’

CHP’li Gülcan Kış, emekli bayram ikramiyesindeki erimeyi sert sözlerle gündeme taşıdı. Emeklilerin ekonomik sıkıntıları ve alım gücündeki kayıp tartışmaları devam ediyor. Bayramda emeklilerin yaşadığı zorluklar kamuoyunun odağında.

ABD’li banka açıkladı: Dolardaki sert düşüş piyasaları alt üst edecek

ABD için endişelerin artması dolar tarafında güçsüzlüğe işaret ederken dev banka Morgan Stanley dolarda sert düşüşlerin yaşanacağını belirtti. Dolardaki değer kaybı sonrasında piyasalarda neler yaşanabilir? Altın ve döviz urları nasıl etkilenir? İşte detaylar…

Kaz dağları’nda kamyon ordusu

Kaz Dağları’nda madencilik faaliyeti adı altında ağaç katliamı yapan Cengiz Holding, Halilağa Altın ve Bakır Madeni için 215 gündür kesime devam ederken, bölgeye kamyon ve iş makinalarını yığdı.

Tarot falına 863 bin lira ceza!

Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu, son toplantısında tüketiciyi yanıltan reklam ve tanıtımlara karşı sert yaptırımlar uyguladı. Ücretli fal bakımı ve kürtaj hizmetlerinin reklamları cezalandırıldı. Aldatıcı ifadelerle vatandaşları etkileyen 7 sözde …

Bakan Işıkhan: İŞKUR’un yapay zeka destekli sistemiyle 9 bin 638 kişi iş başvurusu yaptı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 45 bin 637 aktif iş arayan vatandaşın, İŞKUR’un e-şubesi ve mobil uygulaması üzerinden yapay zeka destekli sistemle kendilerine en uygun iş ilanlarını görüntülediğini açıkladı.

Yeni sosyal konut projesi için tarih verildi! Bakan Kurum: Gençlerimize kontenjan tanıyacağız

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Konya Millet Bahçesi Kütüphanesi’nde gençlerle bir araya geldi. Bakan Kurum, yakın zamanda duyurulan yeni sosyal konut projesiyle ilgili tarih vererek gençlere kontenjan tanınacağı müjdesini verdi. İşte detaylar…